Bakanlık ‘hasta mağduriyeti yok’ dedi, hard diskler söküldü, randevular iptal oldu!

Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nükleer Tıp Merkezi’nde haftalardır kamuoyunu meşgul eden “fazla doz” iddialarına Sağlık Bakanlığı nihayet resmi açıklamayla son noktayı koydu. Ancak açıklamanın hemen ardından yaşanan gelişmeler, hasta mağduriyetini bir kez daha gündemin odağına taşıdı.

Sağlık Bakanlığı, “hasta mağduriyetine yönelik olumsuz bir bulgu tespit edilmemiştir” açıklamasıyla tartışmaları noktalamak isterken, 10 Nisan 2025 günü akşam saatlerinde hastanenin nükleer tıp merkezine gelen kolluk kuvvetleri tarafından cihazlara ait dijital materyallere el konulduğu öğrenildi. Sintigrafi cihazı ile e-Nabız’a aktarılmadan önce kayıt altına alınan görüntülerin bulunduğu hard disklerin sökülmesi üzerine, 11 Nisan itibariyle tüm randevulu hastaların işlemlerinin iptal edildiği bildirildi.

Bakanlık açıklamasında, sürecin disiplin ve denetim soruşturmaları kapsamında ele alındığı, bilirkişi heyetlerinin değerlendirmeleri sonucu hasta açısından olumsuz bir durumun belirlenmediği belirtildi. Bununla birlikte, Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü adli süreç çerçevesinde dijital materyallere el konulması, konunun çok yönlü olarak değerlendirildiğini de ortaya koyuyor.

Diğer yandan tartışmalar sadece doz iddialarıyla sınırlı değil. Aynı merkezde görev yapan iki kadın personelin, Uzman Doktor O.K. tarafından kendilerine mobbing uygulandığı yönündeki iddiaları da gündemde. Üstelik bu iddialar, Muğla 1. Aile Mahkemesi’nin Dr. O.K. hakkında üç ay süreyle uzaklaştırma kararı vermesiyle yargı mercilerince de ciddiye alınmış durumda. Buna karşın, Sağlık Bakanlığı’nın resmi açıklamasında bu mağduriyetlere dair tek bir ifadeye yer verilmemesi dikkat çekti. Mobbing iddialarına dair savcılığın ifade alıp almadığı ise kamuoyuyla paylaşılmadı.

Şurası önemle vurgulanmalıdır: Uzman doktor O.K.’nın fazla doz iddiaları elbette en ince ayrıntısına kadar incelenmelidir. Ancak aynı titizlik, mobbing uygulandığını belirten kadın çalışanların ifadeleri için de geçerli olmalıdır. Tarafsız ve bağımsız bir değerlendirme, tüm tarafların adil biçimde dinlenmesiyle mümkündür.

Bakanlık, hasta güvenliğini en üst düzeyde tutmanın öncelikleri olduğunu açıklarken, hem dijital materyallere el konulmasıyla doğrudan mağduriyet yaşayan hastalar hem de mobbing iddiasında bulunan kadın çalışanların yaşadıkları görmezden geliniyor.

İddialar üzerine başlatılan denetimler sonucunda, idari ve disiplin işlemlerinin gecikmeksizin uygulandığı belirtilse de, meselenin “tıbbi ve mesleki boyut” taşıdığı vurgusuna rağmen, olayın insani ve sosyal boyutları sağlık sisteminde yine arka plana atılmış görünüyor.