Gazeteci Ali ERTURAN


Muğla’da sağlıkta yaşanan bu kaçıncı sorumluluk krizi?

Kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığı, vatandaşın sağlık hizmetine erişiminin neden zorlaştığı ve yöneticilerin bu krizler karşısındaki tutumu sorgulanıyor. Kamu vicdanını sarsan gelişmelerin merkezinde ise İl Sağlık Müdürü bulunuyor. Bu sorumluluk krizleri daha ne kadar sürecek?

04:59:46 | 2025-06-02

Muğla’da kamu sağlığına emanet edilen yapı çöküyor mu? Skandallar birbirini izliyor, ancak hesap veren yok. Sağlık sisteminin taşıyıcı kolonları birer birer kırılırken, kamu adına görev yapan yöneticilerin sergilediği tavır, kamu vicdanını derinden yaralıyor. Göz göre göre yaşanan bu krizlerle ilgili kamuoyundaki eleştirilerin odağında ise İl Sağlık Müdürü Ali Burak Mülayim yer alıyor. Sağlık, ciddiyet ister. Oysa Muğla’da yaşananlar, tam tersine, ihmaller zincirine dönüşmüş durumda. Artık sorulması gereken soru şu: Bu kaçıncı sorumluluk krizi?

İlk örnek akıl alır gibi değil. Aylarca Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan bir sağlık çalışanına Türkiye Cumhuriyeti devleti maaş ödemeye devam etmiş. Sekiz ay boyunca görevine hiç uğramayan bir kişiye maaş yattığı ortaya çıktı. İddialara göre bu personel için müfettişler gelmiş, incelemeler yapılmış ve yaklaşık 500 bin TL kamu zararı tespit edilmiş. Bu parayı kim ödeyecek? Elbette, sorumlular ödeyecek. Ancak burada asıl dikkat çeken nokta, İl Sağlık Müdürü’nün bu durumdan haberdar olmadığını söylemesidir. Koca bir ilin tüm sağlık sisteminden sorumlu olan, başhekimlerden halk sağlığı başkanlarına kadar herkesle koordineli çalışması gereken bir makamdan söz ediyoruz. Böyle bir olay yaşanırken, kamuoyunda “Bu süreç nasıl gözden kaçtı?” sorusu haklı olarak gündeme gelmektedir. Eğer bu kadar önemli bir durumdan bilginiz yoksa, başka hangi konularda da bilgi eksikliği söz konusu olabilir?

Menteşe Devlet Hastanesi’ne gelelim. Depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle bazı bölümleri tahliye edildi. Bu doğru bir adımdı. Ancak ne yazık ki uygulamada yaşananlar, akıllara durgunluk veriyor. Bazı birimlerde çelik konsolidasyonla güçlendirme yapılmış ama acil servis küçültülmüş, sadece çok acil hastalara hizmet verilmeye çalışılıyor. Poliklinikler açık görünse de, fiili yatak kapasitesi ciddi oranda düşmüş durumda. Peki, o zaman personel nerede? Hastanede görev yapan yaklaşık 100’e yakın personelin, şu an aktif bir hizmet üretmeden maaş almaya devam ettiği iddiaları ortada dolaşıyor. Bu personel ya atıl durumda ya da bazı birimlerde göstermelik olarak görevde gösteriliyor olabilir. Aynı anda başka sağlık kuruluşlarında ciddi personel açığı yaşanırken, bu kaynak yönetimi eksikliği kamuoyunda eleştiriliyor. Sağlık hizmetine erişim güçleşmişken, vatandaşlar randevu alamaz hale gelmişken, personelin bu şekilde atıl tutulması, ciddi bir yönetim sorunu olarak değerlendiriliyor.

Ve nihayet, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Nükleer Tıp bölümünde yaşananlar... İhaleyi alan firmanın çekilmesiyle cihazlar devre dışı kaldı. Hayati önem taşıyan tetkikler yapılamıyor. Hastalar aylar sonrasına randevu almak zorunda kalıyor. Ya o hasta bekleyemez durumdaysa? Ya yaşamı bu tetkike bağlıysa? Bu durum, doğrudan halk sağlığını tehdit eden bir krize dönüştü. Ancak sürece dair yetkililerden net ve güven verici bir açıklama henüz kamuoyuna yansımış değil. Kriz yönetimi adına hızlı ve somut adımlar atılması beklenirken, kamuoyunun bilgilendirilmemesi ve çözüm üretme yönünde açık bir irade gösterilmemesi ciddi eleştirilere neden oluyor. Oysa kamu yönetiminde susmak, kriz karşısında kayıtsız kalmaktır. Müdürlük koltuğu, sessizce beklemek için değil; gerektiğinde hızlı, etkili ve şeffaf biçimde müdahale etmek için vardır.

Bugün Muğla’da yaşanan tablo, açık bir kamu yönetimi krizidir. Sağlık sisteminde yaşanan her aksaklık doğrudan vatandaşa yansıyor. Hasta mağdur oluyor, doktor tükeniyor, sağlık çalışanı yalnız bırakılıyor. Ve bütün bunların ortasında, yöneticiler ya yok, ya da sessiz. Sağlık sisteminde bir aksaklık yaşanıyorsa, kamuoyunun gözü en üst düzey yöneticidedir. Çünkü bu makam yalnızca yönetim değil, aynı zamanda kamusal vicdanı temsil eder. O koltuk, “bilmiyorum” deme yeri değil; “gördüm, müdahale ettim” deme yeridir. Bir başhekim hata yapabilir, bir doktor da. Ancak İl Sağlık Müdürü’nün hata yapma lüksü yoktur.

Devletin kaynakları, kişisel kaygılarla, siyasi hesaplarla ya da idari zafiyetle heba edilemez. Her bir kuruşun hesabı sorulur, sorulmalıdır. Kamu personeli, halkın sağlığını korumak için vardır. Görev tanımı net olmayan, iş üretmeyen, ama maaş alan personelin devlet kadrolarında yeri olmamalıdır. Bu sistem liyakatle işlemeli; şeffaflıkla denetlenmelidir.

Son olarak şunun altını çizmek gerekir: Bu yazı bir karalama değil, bir uyarıdır. Koltuğunu halk sağlığının önünde tutanlara; sessizliği tercih edip sorumluluktan kaçanlara karşı bir çağrıdır. Suskun kalanlar değil, konuşanlar hatırlanacak. Müfettiş raporları ortaya çıktığında, hakikat yerini bulacaktır. O gün geldiğinde, halk sağlığını savunanlar değil, ona sırt çevirenler mahcup olacaktır.

Unutulmamalı: Öncelik, halkın sağlığıdır. Her şeyin önünde ve üstünde gelir. 02.06.2025

Sevgiyle Kalın

Ali ERTURAN

gazetecialierturan@gmail.com




ETİKET :  muğla il sağlık müdürlüğü sağlık haberleri muğla haberleri TR6 Haber Tv Son Dakika Haberleri sağlık haberleri Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi haberleri

Tümü